Tütsülenmiş
Bir Karmaşa
Ne zamandır uğramıyorsun dudaklarıma
sessizlik
Neredeyse şaraba tercih edecektim seni
Hareketli toprak öldü sen kaybolalı
Hiç telaşlanmayan ağaç bu kez güneşe
telaşla koştu
Gel ve kıl korkularımı berrak
Ki parçalasın umutlar yağlı kementleri
-Kim için yoruluyoruz? Çalışmalarımızın,
uğraşlarımızın ve mesailerimizin kim sevgilisi? Diyeceğim oydu ki yani yiyeni!
Niçin hep saklı kaldı hayallerimiz? Kadri bilinmedi niçin hiç masum
fikirlerimizin? Hoş, halim yok oldu fikirlerimle ancak ne kadar olmasa da bir
tebessüm işe yarayabilirdi. Şimdi ise garip ben ve yine xerîb tu! Bak işte işe
yaradı, sen güldün ve ardından benim dişlerim değil miydi o parıldayan aynada?
Bu dünyada en güzel kare değil miydi o ellerimizin ayna aksiyle birleştiği?
Ayna ile bunca uğraşmamın sebebi onun karşısında yazıyor olmam olabilir ama ben
onu ayrı seviyordum bir zamanlar!
-Sevgilim, dudaklarında uyuyup kalktığım
zamanlardı o zamanlar! Anlamını bilmediğim görkemli dillerin efsunlu kelimeleri
çınlarken kulağımda, yazdığım dumanlı yazıların buğusuydu aşkımızı perdeleyen.
Gel ve kıl endişelerimi berrak!
-Bulandıran endişelerin ve telaşların
mıydı ki her şeyi? Söz ile yazı arasındaki uçurum gerçekten gerçek miydi?
Hakikati arayan bilgelerin hepsi eflatun muydu sahiden? Oy oy diye şarkı
çığırtanların ellerinde kalem yoktu oysa.
-Kaygıların benden mi kaynaklı?
-Hayır, şüphesiz değil.
-Oynaman yeter benim için.
-Benim için dans etmen yeter ve
nefeslerini ve semahlarını alıkoymaman.
-Sırrın asıl sırrı neydi ?
-Peşinde fazla avare olmaman.
-Ah biliyordum kendimi yenemeyeceğimi!
-Senin bildiğin neydi sahi?
-Sazın tellerini vurmam dışında ne
olabilir ki? Ya da kemanın yayını koparmam dışında? Annenden ayrıldığını
duymuştum geçen, sonra da sana bir türlü dönemedim.
-Peki şimdi ne istiyorsun benden.
-Al başına çal kendiliğini!
-Ben ne yaptım rabbim?
-Günahkâr olarak doğdun dostum.
-Sen çekil aradan, baş başa bırak beni
yaratıcımla.
-Seni sana bırakayım demek?
-O halde günahtan muarra saflığında ve
masumluğunda şek bırakmayan temiz topraktan nedir istediğin?
-Bir şey istediğim yok yıkıl karşımdan
soytarı! Ben yalnızca sabaha dek yazmak istiyorum geceyi. Öttürmek istiyorum
kopuzumu, raksına eşlik etmek istiyorum sevgilinin.
-Ellerinde ne işin yabancı?
-Bana mı seslendin küçük tosbağa?
-Hayır, ben değildim içeriden kuşatan
kalelerini.
-O halde kimdi o hain?
-Bildiğim yalnızca aradığın kişinin ben
olmadığı.
-O halde kim?
-Kendine sor ahmak adam!
-Ah tanrım kim o, kimim ben?
-İşine bak ey sefil, yapman gereken tek
şey at gözlüklerini giyinmen.
-Yok yok kuşanmam gereken tek şey
keskinliğinde epey ödünkâr olabilen kılıcım.
-Şeyy, işin hayli zor ve müşkül bir
durumda dimağın.
-Neden bakıyorsun öyle, ne istiyorsun be
kadın? Yanan otağ senin marifetin mi yoksa? Tercihlerin yalnız seni
ilgilendirmez artık. Sesinin güzel olması neyi değiştirir be kadın?
-Kendini bil şair kendini!
-Özür ey mugan mugbese canını incitmedim
ya?
-Ateşten canın yandıysa su ile tedaviye
devam edelim?
-İstirhamım üstat, şu iğrenç sesi birinin
susturması sadece. Sus ey kız sus, şarkın da sesin de berbat!
-Fakat ben seni sevmek üzereydim?.!
03:27